KÖYÜMÜZDE RAMAZAN
DİYANET TV / FİLAMİNGO FİLM
Ağaçhisar Köyü, Alpu, Eskişehir
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan ramazan-ı şerefimiz mülkümüze ferahlık, toprağımıza bereket, kubbemize huzur getirdi. Eskişehir’e yolcu, Ağaçhisar’a misafir olduk. Mihmandar Anadolu’nun bağrında köyümüzün hikayesiyle buluştuk.
İç Anadolu Bölgesi’nin Kuzeybatısında bulunan Eskişehir’in tarihi geçmişi M.Ö 3000 yıllarına dayanmaktadır. Eskişehir’in Alpu ilçesinde bulunan Ağaçhisar köyü, Şehre 70 km, ilçeye 35 km uzaklıktadır. Eski kayıtlarda da köyün adının Ağaçhisar olduğu bilinirken, köy halkını ekseriyetle Manav Türkleri oluşturmaktadır. Köyün kuruluşunun Osmanlı’nın ilk yıllarına dayandığı bilinmektedir. Sündiken Dağlarının eteğinde bulunan köyde, halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. İlçenin en büyük köyü konumunda olan Ağaçhisar köyünde genellikle nohut, arpa ve buğday yetiştiriliyor. Halkın bir diğer kesiminin ise geçim kaynağı taşımacılıktır.
Doğru yolu gösteren, sabrın ve hakkın kapısı ramazanı yaşıyoruz. Dilimizden güzellik, aklımızdan doğruluk çıkmıyor zikrimizde. Mahyalardan verilen bir öğüte kapılmışız. Filistin, Filistin, ebed ve elbet diyen dillerin duası değiyor birbirine. Sahurda bir hüzün saklanıyor umuttan, iftarda mahcubuz çocuklara… Komşular birbirine unutma diyen bakışlarla selam veriyor pencerelerde. Gönlümüze sükût, gönlümüze ferahlık, gönlümüze birlik gerek. Bizim Yunusumuzdan bir hulle gibi kuşandığımız mısralarımız var zira. Bizim minarelerimizden Hakk nazarından bakışımız var yarınlara.
“Miskin Yunus var yarına, / Koma bugünü yarına. / Yarın Hakk’ın divanına, / Varam Allah deyu deyu.” diyerek sabrın vaktiyle dem olduğumuzu söyleriz avlularımızda. Alışmadığımız, bilmediğimiz bir zulme karşı sabrımızı çoğaltıyoruz mübarek ayımızda. Yine birbirimize kılavuz, birbirimize dost olmayı, birbirimize hakkımızın sorulacağını bilip dirlik içinde yaşamayı öğreniyoruz.
İbrahim Bey – Hülya Hanım
İbrahim Bey ve Hülya Hanım iftarı beraber açalım dediğinde bu fakirlerin aklına Anadolu’da Allah’ın kullarını herkes misafir bilir, işte bu kadim toprakların güzelliği bundan mülhemdir. Hülya Hanım kızını ve damadını bu akşam baba ocağında ağırlayacak. Hazırlıklar ana elinden, ana elinin lezzetinden başlıyor.
Ali Osman
Ağaçhisar, kucak açtığı evlatlarıyla tanıştırıyor bizi. Ali Osman, genç yaşında çiftçiliği öğrenmeye çalışıyor. Hayvanlarıyla bir hayat yaşamaya çalışırken evvelden nerede, ne vakit olacağını, sualin de sınavın da yaşamak olduğunu biliyor. Gönlünde hayırlı, bereketli, içe sinen bir iş duası var. Tabii ayrıca annesi yanı başında. Annesinin duası hep güç veriyor azimle çalışmasına.
Remzi – Mustafa
Remzi ve Mustafa işlerini eksiksiz yapmaya devam ediyor. Ramazan ayında tarla işlerini aksatmak yok elbette. Çiftçilik toprağın hissiyatıyla yaşamak demek, bereket emek verenlere gelir sözünü bilmek demek.
Fatih Hoca
Fatih Hoca çocukların camideki şen seslerinin devamı için derslere iyi hazırlanıyor. Çocuklarla sohbet, ikramlar, Kuran-ı Kerim dersleri caminin köyün merkezi olduğunu gösteriyor. Gayretin çabaya âşık olduğunu görmek gönülleri mutmain ediyor.
Mustafa Bey – Elif Hanım
Sahurda davulun sesi ve davulcunun marifeti önemli. Elif Hanım ve Mustafa Bey sahur yaparken eski günleri, Kabe’yi, çocukları ne güzel konuştular. Ramazan’da sabah ezanını beklerken yaptıkları sohbetler bir ömrün bereketi olarak geçiyor gönül defterine.
0) ? window.innerWidth : screen.width;">